Açıkçası röportaj yapmaya giderken epey çekinmiştik. Sonuçta adını sadece ülkemizde değil dünyaya da altın harflerle yazdıran, olağanüstü niteliklerle donanmış bir akrotim grubuyla konuşmak hem heyecan veriyor hem de çekinmemize neden oluyordu. Sorularımıza cevap vermeyebilir bize bir bülten gönderebilirlerdi. Ancak biz 3. Ana Jet Üssü 134. Filo Komutanlığına gittiğimizde kendi evimizdeymişiz gibi ağırlandık, tüm Yıldızlarla sohbet etme imkanı bulduk, kendi fotoğraflarımızı çektik, Türk Yıldızları hakkında hazırlanan briefi heyecanla dinledik... Ve onların neden Türk Yıldızları adını aldıklarını anladık. Onlar gerçekten Türk Yıldızı olmak için doğmuş,seçilmiş kişilerdi. Zeka ve yeteneklerinin yanı sıra bu kadar mütevazı oluşları bizi epey etkiledi. Yaklaşık 3 saat sürdü röportajımız. Karşılıklı olarak kurumlarımızı tanıttık birbirimize. Biz Türk Yıldızlarını ne kadar merak ediyorsak onlar da AKINSOFT ailesini o kadar merak ediyordu. Karşılıklı keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Şimdi gelin Türk Yıldızlarını tanıyalım. Kurmay Yüzbaşı Ergin Dinç, Yüzbaşı Murat Ardıç, Yüzbaşı Evren Ayna, Yüzbaşı Fatih Kızıl, Yüzbaşı Harun Murat Doğan, Yüzbaşı Osman Yığcı, Yüzbaşı Mehmet Kemal Koyunluoğlu, Üsteğmen Ali Onur Adalı, Üsteğmen Aydın Murat Demircan, Üsteğmen Burak Tunç... Mazisi şan ve şeref dolu Türk Hava Kuvvetlerinin 7.ve son, Dünyanın en genç süpersonik akrobasi takımı... Her ne kadar çok fazla bilinmese de havacılık anlamında çok köklü bir tarihimiz var. Türk Hava Kuvvetlerinin 1911 ylında kurulmasının hemen ardından çok kısa bir zamanda 1914 yılında ilk akrobasi çalışması yapıldı. Bu tek yapılan bir çalışmaydı. 1926 yılında da ilk toplu akrobasi yapıldı. Teğmen Fazıl Bey ilk akrobasiyi gerçekleştiren pilotumuz. 400 metre irtifada viril yapmayı başarmasının ardından diğer pilotlar da çeşitli akrobasi hareketlerini denemeye başladılar. 1952 yılından sonra Hava Kuvvetlerinde modernizasyon çalışmaları daha da hızlandı ve pervaneli uçakların yerini jet uçakları almaya başladı. İlk akrotim bu yıllarda kuruldu ve ‘’Milli’’ adını aldı. Eskişehir 4. Hava Üs Komutanlığında 1955 yılında kurulan ikinci timin çağrı adı ‘’Uçan Kuğular’’dı. 1964 yılında yaptıkları dokuzlu ve on ikili gösteriler ile Türk ve Dünya tarihinde önemli bir yer kazanmışlardır. Üçüncü akrotim ‘’Akrep’’ adıyla anılır. Yurt içi ve yurt dışında önemli gösterilerde bulunmuşlardır. ‘’Yarasalar’’ise dördüncü akrotimdir ve beşli, dokuzlu, on ikili akrobasi gösterileri yapmışlardır. Beşinci akrotim ‘’Kartal Çağrı’’ adını almıştır. Üsteğmen Coşkun Turan’ın görev uçuşu sırasında şehit olmasıyla ‘’Coşkun Çağrı’’adını almıştır. Altıncı akrotim 1971 Malazgirt zaferinin dokuzyüzüncü yıl dönümü kutlamalarında gösteri yapmak amacıyla kurulmuştur. Ve 1992 yılında 7. ve son akrobasi timi ‘’Türk Yıldızları’’ kurulmuştur. Türk Yıldızları ses üstü hızlarda uçma kabiliyetine sahip olan tek tim. Onları efsane yapan bir değil bir çok neden var. Türk Yıldızları tescili alınmış bir marka. Devletin koruması altında. 2001 yılında Bakü’de 1 milyon kişinin üzerinde gösteride bulunarak bir dünya rekoru kırdılar. Bir daha hiç bir akrobasi timinin kolay kolay kıramayacağı bir rekor. 134’üncü Akrotim Filo Komutanlığı şu an bünyesinde 10 pilot, 1 basın ve halkla ilişkiler subayı, 7 yer destek subayı, 1 subay ve 10 astsubaydan oluşan bakım ekibi ile gösterilerine devam etmektedir. Peki nasıl Türk Yıldızı olunur? Türk Yıldızı olabilmek sadece Hava Harp Okulu’nu bitirmekten mi geçer? İlk adım elbette Hava Harp Okulu’nu bitirmektir. Daha sonra İzmir’de Uçuş Okulu’nda 2 yıl uçuş eğitimi alınmaktadır. Her uçuş değerlendirilir. Oldukça çetin bir eğitim döneminden geçilir. 450 saat jet uçuşu sonrasında bir kıtaya jet pilotu olarak atanarak göreve başlanır. 4 yıllık kıta tecrübesinin ardından, belli bir uçuş saatine eriştikten sonra Türk Yıldızı olunabilir. “Eğitimde merhamet vatana ihanettir.’’ Bu sözle eğitim sürecinin ne kadar meşakkatli olduğu da gözler önünde. Ancak Türk Yıldızı olmak sadece eğitim alınarak olunabilecek bir şey değil. Gönüllü olmak, uçmaya aşık olmak, cesaret, yetenek ve vatan sevgisi olmazsa olmaz... En tücrebeli 1 numarada uçan lider pilot. 2, 3 ve 4 ana paket pilotları. 5,6,7,8 ise sololar. Lider olmak için iç kanatlarda yer almak ve belli bir uçuş saatini geçmek gerekiyor. Yaptıkları akrobatik hareketler oldukça güç ve yaratıcı. Hareketleri kendi hayal güçleri ile oluşturup, köklerine sadıklar. İlk akrobasi hareketlerini kendi oluşturduları hareketlerle birleştirerek bütün bir yapı ortaya çıkarıyorlar. Toplu hareketlerdeki uçaklar arasındaki mesafe ve hızlarını duyduğumuzda hayranlığımız Türk Yıldızlarına bir kat daha arttı. 1 metre mesafede 1120 km/saat
hızında uçuyorlar. Yaptıkları bu işin fizyolojik etkileri de oldukça ağır. Uçuş esnasında kan direk beyne ya da ayaklara hücum ediyor. Uçuş öncesi gördüğünüz pilot ile uçuş sonrası gördüğünüz pilotu tanıyamıyorsunuz. Yılda ortalama 4 yurt dışı 15 yurt içi gösteride bulunuyorlar. 2012 yılı yaklaşık rakamlara göre; Yurt içi seyirci sayısı: 2.000.000. Yurt dışı seyirci sayısı ise 4.000.000. Burada da görüldüğü gibi ne yazık ki bizim gururumuz, bizim değerimiz olan Türk Yıldızlarımıza ilgi yurt dışında daha fazla. Yurt dışında daha fazla tanınıyorlar. Bu Türkiye için gerçekten çok büyük bir kayıp... Pilotlarımızın hepsi Türk bayrağını taşımanın verdiği gururun, her şeyin ötesinde olduğunu söylüyorlar. Bayrağın rengini ve onurunu taşımak, milletini ve ailesini gururlandırmak, limitlerde yaşamak, limitlerde uçmak, limitlerini bilmek...
Belki de onları en iyi ifade eden cümleler bunlar. Kuruluşunun 20. yılında Türk Yıldızlarının kıyafetleri ve uçakları sanat yönetmeni Murat Dorkip rehberliğinde yeni bir bakış açısıyla ele alınarak güncelleştirildi. Tasarıma iten neden ise; Selçuklu Kartalından ilham alınarak hazırlanan tasarımın aynı zamanda Amerikan uçuş timinin tasarımı ile benzerlik göstermesi. Bu yüzden 20. yılda yenilenme çalışmasına gidildi. Güncel tasarımda her bir rengin ayrı anlamı var: Kırmızı renk: Canlılık Beyaz renk: Güven ve istikrar Kırmızı ve beyaz dalgalar: Türk Bayrağı Gri: Yenilik ve dinamizm Teknolojinin ilk kullanıldığı yer ise burası. Genel anlamda havacılıkta en son teknoloji kullanılıyor. Gelişmeler ilk önce burada gerçekleşiyor. Yeni teknoloji ilk havacılıkta deneniyor. 1980’li yıllarda pilotlar, bizim yeni tanıştığımız dokunmatik ekranları uçaklarında kullanıyorlardı. Milyonlarca insan Türk Yıldızları ile uçmak ister. Ne yazık ki böyle bir ayrıcalık yaşanamıyor. Bugüne kadar sadece profesyonel bir Japon fotoğraf sanatçısı ile birlikte uçuldu. 30 yıldır sadece bu işi yapması ve akrotimlerle uçması ona bu ayrıcalığın tanınmasına sebeb olmuş. Yetenek, cesaret, uçma tutkusu, vatan sevgisi... Türk Yıldızları’nın ortak özellikleri bunlar. Türk Yıldızları gerçekten çok özel insanlar. Onlar; mazisi şan ve şeref dolu bir ülkenin göğsünü kabartan evlatları...