’Çok fazla mükemmeliyetçiyim. Daha sonrasında dinleyip şurasında niye şöyle yapmadım dememek için şarkılarda çok fazla uğraşıyorum.’’
Erdem Bey merhabalar, farklı bir tarzınız var ve gerçekten sevilen bir sanatçısınız, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Evet kendime has bir tarzım olduğu doğru. Zaten yakından takip edenler de hep bunu ifade ediyorlar. Artık bir aranjörün yaptıkları, dinleyici tarafından belirgin bir şekilde fark edilebiliyor. O da güzel bilinçli bir dinleyiciye ulaştığımızın göstergesi benim için, çok sevindirici. Yaptığım çalışmaların taktir görmesinin en büyük sebebi samimiyet diye düşünüyorum. Bütün şarkıları çok fazla hesap kitap yapmadan sadece müzik ve dinleyici beğensin, sevsin diye yaptığımız için ve doğru sanatçılarla doğru şarkıları buluşturduğumdan dolayı albümlerdeki çalışmalar çok beğenildi. Bütün bestelerin bana ait oluşu da albüme biçimlik kazandırdı. İnsanlarda artık Erdem Kınay’ın yaptığı şarkıya benziyor sanki onun şarkısı gibi bir algı oluştu. Bilmeden anlayabiliyorlar benim yaptıklarımı. Bu da benim için gerçekten çok sevindirici. Bunları söyleyebilirim.
Müziğe nasıl başladınız? Bir çocukluk hayali mi yoksa spontane gelişen bir durum mu oldu sizin için?
Kendiliğinden gelişti. Çok küçük yaşlarda yani 2,5-3 yaşlarında müziğe olan ilgim ailem tarafından farkedildi ve profesyonel bir eğitim almam yönünde bana destek oldular. Çok fazla zaman geçmeden küçük yaşlarda konservatuvara girdim, 6 sene konservatuvarda okudum. Çok erken yaşlarda Türk Müziği ve Batı Müziği, Türk Halk Müziği eğitimi aldım. Sonrasında çok erken yaşlarda müzik prodüktörlüğüne merak sarıp 96 yılında ilk Gökhan Tepe albümünü çıkardım. Aranjörlük ve besteci anlamında ilk profesyonel işimdi. Beraberinde çok beğenildi ve akabinde işler tekerrür etmeye başladı. Başka sanatçılarla da çalışmaya başladım, sevildi yaptığım çalışmalar.
Nelere dikkat ediyorsunuz yaptığınız işlerde?
Çok fazla mükemmeliyetçiyim. Daha sonrasında dinleyip şurasında niye şöyle yapmadım dememek için şarkılarda çok fazla uğraşıyorum. O dinlediğimiz maximum 3-3,5 dakikalık şarkılarda, büyük bir emek var gerçekten. Bunu aynı bir inşaat gibi düşünün, bir tanesi bir ayda biter, bir tanesi üç ayda biter, bir tanesi yıllar sürer. Benimki müzik bazında gerçekten çok uzun sürüyor. O mükemmel neticeyi alana kadar uğraşıyorum.
Proje1 ve Proje2 albümleri nasıl hayata geçirildi bize bu konudan biraz bahsedebilir misiniz?
Aranjörlerin albüm yapma dönemi başladı diyebilirim. Dünyada da senkron bir şekilde yani müzik adamlarını daha çok ön planda görmeye başladık. Enstrüman çalan insanların albümleri olabilir, onlar dinlenilebilir, onların performanslarına gidilebilir, buna alıştık. Bizim dinleyicimiz buna pek alışık değildi. Nitekim örnekleri var, Hüsnü Şenlendirici klarnet virtüyözü olarak bir albüm çıkardı çok beğenildi. Bunun gibi bir çok değerli sanatçı arkadaşımız var, enstrüman çalan, kendine özgü o enstrümanlarla albüm yapmış. Biz de aranjör olarak enstrümanımızı kullandık. Birçok meslektaşım benzer işler yaptı. Aranjmanları başlıca bizim olmak kaydıyla benim albümümde özellikle besteler de kendime aittir. Sadece seslendiren seçtik kendi bestelerimizi yorumlayacak. Ondan oluşan bir albüme de kendi ismimizi verdik ve bunun performansını sergiliyoruz. Bu bir denemeydi, benim için bir heyecan, bir meraktı. Çok olumlu geçti, geri dönüşler çok iyiydi. Türk dinleyicisi özellikle bunu çok beğendi. Proje albümlerinin şu an üçüncüsünü hazırlıyorum, kısmet olursa bu sene içerisinde bununla alakalı bir girişimim olacak kısa zamanda ve buna devam etmek istiyorum.
Albümlerde birçok ünlü isimle birlikte çalıştınız. Şu ana kadar birlikte çalışmaktan en çok keyif aldığınız ünlü isimler kimlerdir?
Evet. Birisini söyleyip öbürünü söylemezsek biraz tuhaf olur ama zaten genellikle işimiz sanat olduğu için maalesef duygusal hareket ediyoruz. Eğer karşımızdaki insandan çok fazla haz etmiyorsak, bestemizi bir çocuğumuz gibi, çok değerli bir malımız gibi paylaşmaktan çekiniyoruz. O yüzden her ne kadar bu işi profesyonel de yapsak, yaptığımız bestelerin, çalışmaların, ürettiğimiz işlerin sanatın, hakedecek insanlarla, hakedecek dostluklarla pekişmesini seçiyorum ve o yönde ilerliyorum. O yüzden de bugüne kadar çalıştığımız tüm arkadaşların ayrı ayrı hepsiyle muhakkak anılarımız var. Hepsiyle güzel yaptığımız çalışmalar var hepsinin yeri ayrı diyelim.
Merve Özbey ile yollarınız nasıl kesişti?
Merve Özbey’le yollarımız tamamen tesadüf eseri kesişti. O Demet Akalın’da vokal yaparken Demet Akalın’ın ona şans vermesi ve sahnede birkaç şarkı söylemesiyle benim onu izlemem ve keşfetmemle dolayısıyla oluştu. Tabi bugün Merve Özbey’i dinlerken aslında Erdem Kınay’ı dinliyorsunuz. Çünkü Erdem Kınay evet herkesle çalışıyor. A’dan Z’ye çalışmadığı Türkçe sözlü pop müzik sanatçılarından kimse kalmadı diyebilirim ama bir aranjör olarak, bir besteci olarak o sanatçıların kimyasında, o sanatçılara yakışacak şekilde işler yapmaya özen gösterdi. Merve söz konusu olunca orda Erdem Kınay biraz kendini gösterme şansı buldu. Daha yönlendirebileceği bir prodüksiyonun sahibi olmak aynı zamanda Merve’nin yapımcısı olmak orda Erdem’in özgürce işler yapmasını öngördü. Bu sebeple Merve’de yaptığımız iş gerçekten Türkiye’de sıfırdan bir sanatçıyı insanlara tanıtmak, meşhur etmek çok zorken biz bunu sindire sindire halkın sevgisini kazanarak müziklerin gücüyle kazandık çok şükür. Bu anlamda tekrar özetliyorum Merve’yi dinlerken gerçekten içinde benimle alakalı çok fazla şey dinleniyor. Çünkü müzikler bana ait, aranjmanlar bana ait, sanatçının nasıl şarkılar okuyacağı nasıl projelendirileceği bana ait. Bir nevi benim yarattığım filmi seyrediyorsunuz.
Teknoloji artık hayatımızın her alnında kendini gösteriyor. Sizin teknolojiyle aranız nasıldır, aranjör ve besteci olarak teknoloji alanında en çok hangi yenilikler ilginizi çeker?
Bizim extra bir parçası işimizin. Mümkün olduğu kadar yüksek segmentte takip ediyoruz teknolojiyi. Hem işimiz anlamında gerçekten elektronik aletler fazla kullanıyoruz, bilgisayarla çok fazla işimiz var. Bugün internetin hızlanması, internetteki applicationların çok işimize yaradığı bir doğrudur, bir gerçektir. Eskiden bir şarkıyı bir arkadaşımıza cd ya da flash diskle dinletirken şimdi çok kısa bir sürede, hatta ona o şarkının okumasını bile uzaktan yaptırabilecek seviyedeyiz. Yan yana olmaya bile gerek yok internet üzerinden müzik yapabiliyoruz. O yüzden teknolojiyle muhakkak zaten ilgili olmam gerekiyor, hani ben bunu sevmesem bile ki ayrıca da çok seviyorum.
Erdem Bey bu keyifli röportaj için size çok teşekkür ederiz.