Inovax Dergisi’nin 18. Sayısı ve 5. Yılında sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Geçmiş sayılarımızda size iş yaşamından başarılı olmaya, çok çalışmaktan üretmeye, birlik ve beraberlikten teknolojiye kadar birçok konuda yazılar yazdım. Bu sayımızda ele alacağım konu biraz daha farklı olsun istedim.
Önceki sayılarımızdan birinde sizlere uzun uzun bahsetmiştim lider ve liderlikten… Kısaca tekrar hatırlatayım. “Doğru, dürüst, öngörülü, kendini sürekli yenileyen, ileriyi görüp gerekli adımları atabilen, ikna ve başarma kabiliyeti yüksek, duygusal zekasını iyi kullanabilen, zor zamanlarda bile doğru düşünüp, stratejik kararları hızla alabilen, değişime açık kişidir.” diye tanımlamıştım lideri…
Liderlik ise; “Geleceği görebilmek, yıllar sonrası için kararlar alabilmek, sadece kendisi için değil, peşindeki kişileri de bu yolda götürmek için çalışmalar ve planlar yapma yetisine sahip kişinin, doğuşundan itibaren yüklendiği misyondur.” demiştim…
Bu tanımları milyonlarca insan istisnasız kabul edip, onaylayacaktır. Peki bu liderler nasıl yaşarlar? Sadece bu tanımlara göre mi? Yazdığım onca yazı üzerine içinizde düşünenler olmuştur. Bu adam bu kadar başarılı; Peki nasıl bir özel hayatı var? İş dışında neler yapar? Sadece çalışır mı?... Bir liderin günlüğünden bir günü sizlere anlatmak benim için keyifli olacak.
Benim gibi çalışan yüzlerce insan vardır. Yüzlerce kişinin yöneticiliğini yapmak hiç kolay değil elbette. Çok büyük sorumluluklar gerektiriyor. Fakat benim işimin diğer yöneticilerinkinden bir kat daha fazla zorluğu var ki, o da yazılımın çok fazla konsantrasyon gerektiren bir meslek olması. Yazılımla uğraşan insanlar asosyaldir diye bir tanı var, kişilerin zihnine yerleşmiş. Bu tanı üzerine bilimsel açıklamalar da var, kişisel görüş beyan edenler de, içinde yaşayıp doğru olduğunu savunanlar da…
Asosyal kişiler nasıl yaşar bilemem ama asosyal olduğunu düşündüğünüz bir yazılımcının günlük faaliyetlerini özetlemeye çalışayım sizlere…
Çok çalışmak başarılı olmakta en büyük kriterlerden biri midir? Evet! Fakat asla tek başına sizi hedefe ulaştırmayacaktır. Başarılı bir lider, örnek olmak zorundadır. Hayatının her alanında insanlara… Bu yüzden sadece çalışmadım ben. İşimi en iyi şekilde yaparken, özel hayatıma da vakit ayırdım…
Bir liderin en önemli özelliklerindendir, gözlem. Gözlemlediklerimi fotoğraflamayı sevdiğimden, fotoğrafçılık en güzel hobilerimdendir. Kimsenin görmediği bir detayı insanlara göstermek kadar haz verici başka bir sosyal etkinlik var mıdır? Göreceli! Dediğinizi duyar gibi oldum... Kesinlikle göreceli kavramlar insanların en fazla ilgi gösterdiği alanlardır…
Fotoğrafçılık insanların görsel duyularına hitap ediyor ve zevklerini çektikleri fotoğraflara yansıtabiliyor. Ama etkili bir duyu kaynağımız olan kulak zevki ile bütünleşen fotoğrafların zevkine doyum olmuyor…
Yıllardır müzikle uğraşan insanlar yanılıyor olamaz! Her duygumuzu yansıtan bir araç değil midir müzik? Hüzünlendiğimizde, mutlu olduğumuzda, bunaldığımızda, eğlendiğimizde hayatımızın her anında hep var olmuştur. Bunu birebir uygulamak ayrı keyifli bir iştir. Ben de bu zevkli işe gönül verdim.
Önce Türk Müzik Kültürü’nün mihenk taşı sayılabilecek “Bağlama” ile başladım, ardından müzik evrenseldir tabirine uygun, kültürümüze sonradan katılmış “Gitar” ve “Piyano” ile hayatıma farklı müzik kültürlerini de ekledim. Son olarak canım ülkemin en güzel yerlerinden biri olan Anadolu’nun Kuzeydoğusunda yaygın olarak kullanılan, kuvvetli bir nefes gerektiren “Tulum” ile müzik hayatımı renklendirdim.
Görsel duygulara hitap ettik, kulağa da hoş gelen müzikler ürettik peki ya yazın… Gördüklerimi, duyduklarımı insanlara anlatmasam olmazdı değil mi? Ben de yazmaya başladım. Kendimi dinlediğim, hissettiklerimi kaleme aldığım anlar çoğaldıkça şiirlerim, gelecek nesillere yol göstermesini temenni ettiğim sözlerim ve duyguların yoğunluğunu anlattığım edebi yazılarım çıktı ortaya.
Gördüm, duydum, yazdım… Bunları yapmak için her duyguyu tatmam, her konuda bilgilenmem gerekiyordu. Ben yaşadım…
Masmavi eşsiz güzellikte denizlerimize açıldım. Rüzgarın o müthiş tınısını dinleyerek yelken açtım ucu bucağı olmayan umutlara…
Denizin sadece üstü mü keyif verir insana? Altını da denedim. Bin bir türlü deniz canlısıyla burun buruna yüzmek, insanın iç dünyasına yaptığı heyecan verici bir yolculuk gibi…
Yemyeşil ormanların içinde ayak tıkırtılarının verdiği hazla, Atımla keyifli yürüyüşler, gezintiler yaptım…
Beyazın o hem ürküten hem huzur veren sükunetinde batonlarımı kara saplarken düşünmeyi, soğuğun yüzümde bıraktığı tatlı sert duyguları sevdim.
Sporun her dalı ile ayrı ayrı ilgilendim içlerinde tenise olan tutkum başka oldu. Raketlerin insana verdiği güç ile keyifle yaptığım bir spor her zaman…
Yazının başında söylemeyi unuttuğum bir şeyi şimdi hatırladım!
“Sıradan insanları sıra dışı işler yapar hale getirip, onların kendi yeteneklerini keşfetmeleri için uygun koşulları sağlayabilen ve belli bir hedef için kitleleri peşinden sürükleyebilen, felsefeyi psikolojinin önünde tutan kişilere lider denir.”
“Lider; birilerine benzemeye çalışan ya da başkalarından farklı olmak için çabalayan değil, kendi olandır…”
Şimdi anladınız mı bu hayatın hiçbir zerresini neden boş yere harcamadığımı!...
Özgür AKIN
Bilgisayar Yüksek Mühendisi
AKINSOFT Yönetim Kurulu Başkanı