İlk düdüklü tencereden 100 yıllık çakmaklı tüfeğe, çeşit çeşit gramofonlardan köstekli saate kadar binlerce antika eşya Mahalle Muhtarı Mehmet DOĞAN’ın koruması altında.
Mehmet Bey merhabalar; kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
1954 Konya’da doğdum. Ziraat Teknikeri olarak, Tarım İl Müdürlüğü’nde uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldum. 1999 yılında da bulunduğum mahalleden Muhtar seçildim. 3 dönemdir de aynı mahallenin muhtarlık vazifesini yerine getiriyorum. 15 yıldır bilfiil bu mahalle için çalışıyorum ve mahalle halkımıza en iyi hizmeti verdiğimizi düşünüyorum.
Muhtarlığımız döneminde yapılan bazı çalışmalarımız şöyle;
Konya’nın 2. Kütüphanesi olan Selçuklu Kütüphanesi’ni açtık ve halkımızı okumaya teşvik ettik. Günlük 150 adet kitap değişimi yapılan bu Kütüphane son derece aktif bir şekilde kullanılıyor halkımız tarafından.
5 derslikli bir Kur’an Kursu yaptırdık. Burada da kursiyerlerimize bilgisayarlı eğitim verilmektedir.
Mahallemize bir adet düğün, nişan, kına, toplantı gibi etkinliklerde kullanılmak üzere bir adet çok amaçlı salon yaptırdık.
Muhtar olduğunuzu biliyoruz. Fakat sizi diğer muhtarlardan farklı kılan bir yönünüz var. Nerden geliyor bu antika merakınız?
1954 yılında üretilmiş bir radyoyu bir arkadaşım evine almış. O zamanlar elektronik eşyalar şimdiki gibi değil çok pahalı, kıymetli oluyordu. Bir süre geçtikten sonra para sıkıntısı çekmeye başlamış ve satmak istediğini söyledi. Ben de o radyonun başka birine gitmesine gönlüm el vermediği için arkadaşımın para sıkıntısını karşılayarak radyoyu aldım. O gün bugündür de eski eşyalara karşı bir sevgim var.
Ne kadar zamandır muhtarsınız ve ne kadar zamanda topladınız bu kadar antika parçayı?
15 yıldır muhtarlık yapıyorum. Yaklaşık 1970 yılından buyana da ufak tefek parçalar alırken işte bu kadar olmuş. Sadece buradakiler değil bir o kadar da sergileyemediğim parça var. Yer sıkıntısından dolayı hepsini buraya sığdıramıyorum.
Hem muhtarlık yapıp hem antika ile uğraşmak zor olmuyor mu?
Muhtarlığı layıkıyla yaptığımızı düşünüyorum ki 3 dönemdir seçiliyoruz. Antika eşyalarla uğraşmak bana iş yükü gibi gelmiyor. İşlerimi aksatmadan severek yaptığım bir uğraş bu. Eski eşyalar kimileri için hiçbir şey ifade etmez belki ama benim için öyle değil. Hepsinde bir yaşanmışlık, bir hatıra var. Onları da birer canlı gibi görüyorum. Onlarla uğraşmak, tamir etmek, çalışır hale geldiklerini görmek keyif veriyor bana.
Burada bulunan bütün parçaların hikayelerini biliyor musunuz?
Burada bulunan bütün parçaları ilk sahiplerinden almadım tabi ki. Fakat birçoğunun ne zaman yapıldığını, tarihlerini bilebiliyorum.
Sizinki pahalı bir hobi, yeterince bütçe ayırabiliyor musunuz?
Şimdilerde evet pahalı bir hobi ama eskiden böyle değildi. Kimse eski eşyalara pek rağbet göstermezdi ki ben de öyle çok büyük bütçeler yatırmadım bunlara. Hepsini eş, dost, arkadaş vasıtasıyla veya hurdacılardan aldım.
Elinizde bulunan antika parçalar için bir müze oluşturmayı veya bunları bir yerde sergilemeyi düşündünüz mü?
Elimde bulunan antika parçalar çok fazla, gördüğünüz gibi buraya sığmıyor. Bir kısmı zaten burada değil yer olmadığı için… Muhtarlığa devam edersem, seçimlerden sonra Belediyemiz ile görüşüp, bulunduğum Muhtarlık binasını biraz daha genişletmeyi ve elimde bulunan tüm parçaları burada sergilemeyi düşünüyorum.
Son olarak antika meraklılarına neler söylemek istersiniz?
Antika sevgiyle yapılan bir tutku. Eşyaları bir canlı gibi görmek gerekir. Bunu da herkes yapamaz. Benim bu işi yapmamdan dolayı çocuklarım ve torunlarım da meraklılar antikaya. Gittikleri yerlerden bana bu tarz hediyeler getiriyorlar. Torunlarım okuldan sonra boş vakitlerini benimle geçirerek, onarmaya çalıştığım parçalarda bana yardımcı oluyorlar. Dediğim gibi bu bir sevgi işi…